13 Mart 2009 Cuma

rain




benim mi biriktirdiğim gözyaşlarım var, yoksa çatımın mı tamire ihtiyacı var?
bilemiyorum.. hiç de bilemedim zaten.
kendimi öyle gereksiz şeylerle oyaladım ki, hayatın ne kadar zor olduğunu yeni yeni anlıyorum..
bazıları farkında olmadığımı söylese de, ben hepsinden daha çok farkındayım. en kötüsü de, çaresizlik..

bence unuttun, hatta çoktan atmıştın!
bi yazımda da yazmıştım, satılıktı sanırım.. ruhumu satmadım ben hala ama; öncesinde beni kullanıp attın, sonrasında da sattın.. bilmem, öyle mi ki?
ben zaten her zaman kukla seçiliyorum.. haftanın, ayın, yılın daimi en şık kuklasıyım! biz buna halk içinde enâyi diyoruz.. evet, ben enâyiyim. çabuk aldanıyorum, çabuk aldatılıyorum..
saçım hiç de tel tel kıskanılacak gibi değil.. ve yokluğumda asla yutkunamazsın diye de bir şey yok! rahat ye arkadaşım, afiyet olsun.
rüyaların tersi çıkar zaten.. kimse benim için ağlamıyor, ben iyiyim! ve onunla iyi anlaşabilmen için, önce beni sevmen gerekir.. yazıların hala çürük, kendine dikkat et!


ilişki!
bi nevi iyi oldu aslında.. sevgiye ulaşamadık biz o'nun bu'nun gibi!
ama şu yönden eksikliği giderdim;
yıpratılmayalı, yıpranmayalı çok uzun zaman olmuştu..
bunu yapabilmesi için ne gerekiyor ey ahali, biliyor musunuz! bunu yapabilmesi için onu önemsemem, onu benimsemem, hatta onu birazcık sevmem bile yetebilir..
e bunu yapabildiğine göre ??
neyse..
ben senin kadar olmasa da, iyiyim kontes!


arkadaşlarımla birlikte çıkmama bir şey demesen?
bu konuda ne sen bana karış, ne ben sana..

dedi.
çocuk, içinden küfredercesine kabul etti önce bunu..
sonra kolay olmayacağını düşündü ve biraz fısıldadı da, dinleyen var mı ki?
anlamsız, mantıksız ve saçmacaydı oldukça..
çocuk, umursamazlığı sevgisizliğe yordu ve uyudu
gözlerini
kapatıp.
uyandığında telefona sarılmak ve hemen sevgilisine ulaşmak istedi!
söylemek istedikleri vardı..
"birbirimizin kolları arasında uyumak dışında, ne kadar alıştın bana?"
demek istediyse de çocuk, diyemedi.
cevabı zaten biliyordu..

..
.

hani iki tane sipsi vardı ya elimde,
ikisini de bırakmam gereken yerlere bıraktım..
evet, bunları ben yaptım! başkasına yaptırmadım.
birisini, parkın o benimsenmiş bankına; diğerini, o karlar arasında zorla çıkılan toprağa bıraktım..

ruhum o kadar ağırlaşmış ki; vücudumu kaldırdığımda, ruhum hala yanında kalıyor..
ve nispet eder gibi, dudaklarında bitiyor.
dokunmaksızın, ruhlar sevişiyor..
sen tebessüm ediyorsun, ben ölüyorum.
dipnot: bu yazımın başındaki fotoğrafı ben çektim.. nihah! bütün kullanım hakkı bana aittir, ona göre :P
ayrıca, tembelliğimden dolayı özür dilerim!!!
artık tekrardan yazmaya başlıyorum =)

5 yorum:

•düşler kon∫erves¡• dedi ki...

. .öhöm öhömm :o) fotoğrafın güzelmiş. .ve yazın, yazında bir sürü yorum yaptım okurken. .ama kendimce :o) oturup uzUun uzun konuşulmalık ama sonuna gelindiğinde hiç bir şey değişmemiş olacak. .

_zAhİr_ dedi ki...

aşkın acısına aşinayız,ondandır her şeyin azıcığının içimizi çokça yakması...

Adsız dedi ki...

hoş geldiin :)

Adsız dedi ki...

Tunca ben hande selam hatırlarsın belki :) Çok güzel yazmışssın yazılarını devam ettirmene cok sevindim takip ediyorum :)

orange hero dedi ki...

@düş konserve'm, düş (:
teşekkür ettim öncelikle. sonlarda hiçbir şey değişmiyor değil mi?
evet, değişmiyor..
oturup ne kadar uzun uzun konuşsam da, konuşsan da, hatta binlerce insanla konuşsak da, değişmiyor.. sonlar hep aynı!

@zahir'im;
sen çözmüşsün yahu olayı =)

@pembezorro'm (:
hoşbuldum.

@hande;
hatırladım tabi ki.. sevindim hatta takip etmene.
teşekkür ederim =)