8 Nisan 2011 Cuma

violet hill


her an içini milyonlarca güzel sözle doldurabileceğim bir defter gibisin. lâkin ben o defteri kapattım sevgilim. seni de içinde bıraktım. yoksa hüznümün bana neler yaptırabileceğini tahmin bile edemeyecektin. seni gözümün önünde öldürdüm, gözünün önünde neler oldu sen görmedin. gözlerin açıkken baktığın yerde ben varken, görmedin. gözlerini kapattığın zaman baktığın karanlıktan giriverdim aklına.

baktın..
yalnızca gözlerine itimadım var,
sözlerin kadar yalancı değiller.

ufkunun ötesinde kaldığım zamanlar, içinin derinliklerine saklanmak için neler yaptım. ben güneşimi söndürdüm de geldim sana, sen aydınlatacak başka diyarlar seçtin. yürümekte zorlanır insan öyle diyarlarda. ben koştum da geldim tekrardan, sen kuş misali uçup da kaçtın.
yüreğim..

öyle huysuz ve hırçın ki,

seni bile korkutabilirim bağırışlarımla.
öyle kasvetli ve titrek sesli ki,
seni bile ağlatabilirim yalnızlığımla.

sen bana ne yaptın kadın? sonsuz gözlerinde kaybolmamak için, o defteri kapattım. bir de sandığım var ki benim, içi sen doldu taşacak. defteri de içine attım. son kez vurdum kilidini. şimdi senden geriye tek sevdiğim; yaprakların düşmesine yaklaştığımız mevsim.

14 Mart 2011 Pazartesi

to sum up.

korkmuyorum o yoldan.
karanlık da değil aslında.
üşeniyorum sadece her zamanki gibi.
yürümek de zor geliyor, yeniden sevişmek de..

ben şu sıralar yaptıklarımdan pişman olmamak için elimden geleni yapıyorum. kimilerinden uzak duruyor, kimilerine daha çok özen gösteriyorum. arkadaşlarım değerli benim, tıpkı odamın sağ köşesinde duran rafımdaki kitaplarım gibi.. kahverengiydi kapları, turuncuya boyadığım. bulutlarım da turuncuydu benim, siyah karla suladığım. özen gösteriyorum sıklıkla çevreme ve onlar da seviyor beni. aslında hiç de kötü biri değilimdir, söz konusu aşka geldiğinde. yaranamadığım da çoktur benim, ne kadar realist tavırlarım olsa bile..
şimdi aşk; böyle çıtı pıtı bir kız çocuğunun elindeki barbie bebekle, uzun saçları ve mavi gözleri olan bir erkek çocuğunun elindeki örümcek adam oyuncağının öpüşmesine hiç benzemiyor.. tüp çikolataların verdiği hazzı, hiçbir mutluluğa değişmiyorum arkadaş. en azından iki adet tüp çikolata almaya başlayana kadar bu böyle..

büyükçe kalpler çizdim önce kumların üstünde. sonra tek tek ortalarına oturdum. her birinde gökyüzündeki yıldızlardan bir tanesini içtim yudum yudum, sonra bir sürü bulut kustum denize.. fırlattığım her bir taş ortadan ikiye ayrıldı ve hepsinden birer yalan düştü kaderime. hepsini yaşadım, hepsini oynadım, birazını kaybettim, çoğunu kazandım. şimdi muhtemelen kaybeden olmak üzere atıyorum adımlarımı büyük büyük ama en azından aklandım.

'. küskün bir kuştu,
uçmak için çırpınıyorken buldum.
. ya da o beni buldu
koşar adımlarla uçtu,
belli ki kırık dökük kanatları
ziyadesiyle yıpratılmış hayatları
. ya da üstüne bırakılmış yaprakları
kaldırırken görünmüştü yaraları..
sarılamayacak kadar derin,
telafisi gerçekleştirilemeyecek kadar ölüydü.
üzgün bir kuştu. ~