10 Mart 2020 Salı

~hatırısayılırbirgeçmişimvar

. ..

Havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez; gözlüklerini takmazsam şayet, güneşin yakıp kavuracağını düşündüğüm bi' kalbe sahibim. Öyle tepesinden su dökmekle de dinmeyecek bi' ateş tutarsa eğer, yakarız el birliğiyle o müzeyyen hayatı.

Çünkü korkarak yaşamaya gelmedim dünyaya. Elimdeki poşette de "kim ne der", "ama bak bu doğru değil" vb. toplum dayatmaları mevcut değil. İçinde sadece kendi doğrularım var ve muhtemelen birkaç mutfak alışverişi yapmışımdır. Kısacası, tamamıyla gerçekliğimi sunuyorum herkese, hepinize. Zor bir adam olabilirim çoğu zaman ama asla anlaşılması güç bir kişiliğe bürünüp olmadığım biriymişim gibi davranmıyorum. Tamam, açık bir kitap olduğumu da iddia edemem ama en net ipuçlarını sunarak alıyorum herkesi hayatıma. O halde korkacak ne var ki zaten? Ne şekilde olduğunu önemsemeden yanımda olmaktan korkacak ne var mesela? Yaşamaktan korkmuyorum, aksine keyif aldığım ve çoğu zaman alaycı olduğum da doğrudur. Bu beni vurdumduymaz değil, sadece eğlenceli yapıyor azizim. Ah evet! Yıllar beni eğlenceli bir insan haline getirdi nihayet. Geçmiş yazılarımın çoğunda hissettiğiniz o buhranlarımı attım üzerimden ve duygusuz bir piç oldum. Şaka şaka, hala bi' sürü güzel duygularım var. Sadece biraz büyüdüm. 

Madem küresel ısınmaya rağmen hatırladık baharın ne kadar güzel koktuğunu, madem buruşacak vücudumuzun zamanlarına daha da bir yaklaştık ve buna rağmen meydan okuduk duygulara; o halde bir fincan kahvenin hatırı ise muhabbet, iki duble rakının da hakkıdır sevişmek.

Hiç yorum yok: