23 Haziran 2011 Perşembe

yarım bırakır rüzgâr, gidişler kadar


en çok ne yarım kalır? :-
[yorgunluk çizgileri ellerimden okunurdu, yaşam çizgim değil]

. içimdeki taş çözülüp kum tanelerine dönüşmeden, geleceğine söz ver. çek kendine beni, kurtar odamdaki sıkıcı karanlıktan.
bana ruhumu anlatıyordun ya hani dipsiz kalbinden,
zaten sen bana hep anlatırdın ve ben hep sessizce seni dinlerdim.
inanmak..
esir olmak gibiydi sanki.
zaten ben sana hep esirdim ve sen hep usulca terk ederdin.
bir türlü içimden gitmedin, gidemedin.
güneşim olurdun ya hani tenine dokunduğumda.
gölgen olurdum tenime dokunduğunda.
birbirimizi tamamladığımızı söyleyip dururduk aydınlık-karanlık gibi..
zira sen ve ben,
ince bir rüzgârda kendimizi toparlayamayacak kadar bahar yoksunlarıydık..

. gözlerinde parmaklarımı gezdirirken
kullandığım tüm basit cümleler kadar çaresizken
yavru kedinin annesine vedası kadar elemdeyken
bir de seni kaybetmeyi daha göze alamamışken
sen o ince rüzgârla savruldun buralardan
seni ararken,
bulamazken,
yorgunluğumdan seni sebep tuttu hayat.
yorgunluk çizgilerime adını verdi bu huzursuz fırtına, yaşam çizgilerime değil..

dudaklarından şarap tadı almanın şevkine tapabilecekken,
yarım kalır suskun gidişlerin yüzünden.


dipnotçuk: navidoutlaw çekimi bir fotoğraftır. (kısacası alıntıdır)

18 Haziran 2011 Cumartesi

'şarap dudak.


seninle konuşuyorum şarap dudak,
o kadar sürgün yemiş misali geziniyorum ki oradan oraya, her kapıdan girişimde tekrar çıkacağımı bildiğimden asla bir yere bağlanamıyorum. belli bir yerim yok ama bütün dünya da benim o sebepten. ya da ben öyle zannediyorum; dünya ellerin, ben yerin dibindeyim. yine de kalkıp ayağa, gökyüzüne doğru baktığımda kendime gelip koşabiliyorum. kaçabiliyorum bütün bu yeryüzündeki leş görünümlü insanlardan.

'gittiğim tüm şehirlerin yollarında topukları kırılmış ayakkabılar buldum. tüm seksapelliğini yollarda dağıtmış kadınların ayaklarından düşen ayakkabılar. ben o kadınları iyi tanırım. o kadar iyi tanırım ki şarap dudak, ruhumu bir dönem satın almışlardı tüm şehvetleriyle. dudağımı vücutlarına dokundurduğumda sıcak bir ten beklerken, buz gibiydi her seferinde. aşk topuğu kırılmış ayakkabıydı şarap dudak.

vurdum kendimi.. tüm kader dalkavuklarına vurdum, tüm faşist bedenlere vurdum, tüm şehvet tutkularıma vurdum. tüm, tüm kadehlere vurdum kendimi şarap dudak.. gözlerimi açtığımda gidenler gördüm, terkedenler. geri dönüşü olmayan yollarda yürüyenleri gördüm, dönmeyenleri. ağladığımı görmeyenleri gördüm, gülmeyenleri. sonra durup bir kez daha söyledim şarap dudak; aşk bir daha görünmemek üzere kayboldu. belki o'ydu. ve belki sondu. aşk öldü..

şarap dudak..
geçmişten süzülen bir damla gözyaşısın
belki biraz,
suratı düşmüş bir martısın
söyle az az,
üstü açık kalmış sevdanda üşümüş bir:-
adam.ım
. ..



dipnotçuk: fotoğraf elifsahh'ın fotoğrafıdır. (kısacası alıntıdır)